Karagöz balığı, Sparidae familyasına mensup bir balık türü olarak bilinmektedir. Bu balık türü, kış mevsiminde, özellikle ocak aylarında yaygın olarak görülür. Karagöz balığının vücut yapısı oval ve yanlardan yassılaşmış bir şekilde belirir. Sırt bölgesi ve yan kısımları gri renklidir. Ayrıca, baş kısmından kuyruk kısmına doğru 7-8 adet koyu renkli bant bulunur. Kuyruk sapında ve solungaç kapağının arkasında ise koyu siyah lekeler mevcuttur. Çipura balığının yakın akrabası olan karagöz balığı, tüm denizlerde görülebilir. Ancak, çoğunlukla Marmara ve Ege bölgesinin ılıman sularında yaşayan ve ayrı bir lezzeti olan yerli balıklardan biridir.

Karagöz balığı sürüler halinde yaşar. Su sıcaklık şartlarına bağlı olarak, bahar aylarından başlayarak Ağustos aylarına kadar üreme gerçekleştirir. Karagöz balıklarının türleri, genellikle kendi sularımızda yaşam alanı bulur. Kuyruğu lekeli ve çizgili olan karagöz balığı, halk arasında Isparoz ya da İspari olarak bilinir. Lezzetli eti ve bol avlanması nedeniyle ekonomik değeri yüksek olan bir balık türüdür. Bu balık türünün baltabaş, sivrigaga, sargos ve mırmır gibi birkaç çeşidi bulunur. Ortalama olarak 15-25 santim boyunda, en fazla 50 santim uzunluğunda olmaktadır. Yazın taşlık alanlarda ve yosunlu yerlerde, midyesi bol bölgelerde yaşamını sürdürürken, kışın derin sulara yönelir. Her mevsimde yenebilen karagöz balığı, özellikle Mayıs ayı ve Temmuz ayı dışında daha yağlı ve lezzetli olur. Karagöz balığı, çupra balığı gibi ızgarası, buğulaması, fırını ve çorbası yapıldığında oldukça lezzetlidir. 1 kilo ve daha büyükleri fırında hazırlanması tercih edilir.

Karagöz balığı, genellikle 300-700 gram ağırlığa sahiptir. 3-4-5 kilo kadar gelen büyük olanlara da rastlanabilir. Büyük karagöz balıklarının olta ile yakalanmaları zor olmaktadır. Bu balıklar hem yem beğenmez hem de oldukça mücadeleci ve kurnazdır. Karagöz balığı, kışın derin sulara kaçar, yazın kıyılarda taşlık ve akıntılı yerlere yanaşır. Bu yerlerde akıntılı sert suların taşlardan alıp sürüklediği böcekleri yemektedir. Durgun sularda dolaştıkları zaman ise dipteki küçük midyeleri kuvvetli çeneleriyle parçalayarak etlerini yemeyi çok severler. Karagöz balıkları ağ balığı değil, olta balığı olarak bilinir. Avcılığı kıyıdan ve sandaldan olmak üzere iki şekilde yapılır. Her iki şekilde de kendine özgü beden düzenleri vardır. Sandalla ya da kıyıdan yapılan avcılıkta karagöz balığına çok fazla yem atmak gerekir. Bu yemlerin başında midye, karides, hamur ve et gelmektedir.

Karagöz balığının çok sevdiği midyeyi iğneye takmak zor bir iştir. Orta boy bir midyeyi iğneye dolayarak sonra hırpalanmadan iğnenin sapına doğru sürülür ve paladan dışarıya çıkarılır. Bu şekilde birinci midye sap ve palayı örtmüş olacaktır. İkinci midyeyi de iğneye dolayarak dirsek ve damağın kapatılması sağlanır. Yemleri iğneye dolarken suda sarkmayacak ve iğneden ayrılmayacak bir şekilde bağlanmalıdır. Midye ile avlanma sandaldan yapılmaktadır. Karagöz balığı, kefal balığı kadar hızlı bir balıktır. En küçük bir düzensizlikte yemi almaz. Yapılan av sırasında çok sessiz hareket etmek daha uygun olacaktır. Sandaldan avlanmalarda iskandilli olta, serbest beden yani şeytan ve pirçol yani küçük zoka kullanımı uygun görülür. İskandilli olta, dip oltasıdır. Çift köstek yöntemi uygulanır. Köstekler yerine göre uzun ya da kısa tutulmalıdır. Serbest beden durgun sularda gündüz ve gece uygulanır. Karagöz balığı genellikle tenha yerlerde daha fazla avlanır ve avlanması bir hayli zordur.

Karagöz balığının avcılığı, balıkçılar arasında oldukça popülerdir ve bu balığın avlanması ustalık gerektirir. Karagöz balığı avcılığı sırasında kullanılan yemlerin tazeliği ve doğru şekilde hazırlanması, avın başarısını etkileyen önemli faktörlerdendir. Ayrıca, bu balık türü çevresel değişimlere karşı hassas olduğundan, sürdürülebilir balıkçılık yöntemlerinin uygulanması önem arz etmektedir. Karagöz balığı, besin değeri yüksek bir balık olup, protein, omega-3 yağ asitleri ve çeşitli vitaminler açısından zengindir. Bu özellikleri nedeniyle, sağlıklı bir beslenme için ideal bir seçenektir.